Alparslan Türkeş kimdir? Türk Dünyasında da önemli bir şahsiyet olarak tanınan Başbuğ Türkeş, sözleriyle siyasi hayatı ile, şahsiyeti ile de Türk Tarihine önemli şahsiyetler arasına girmiş bir isimdir. Milliyetçi Hareket Partisi'nin kurucusu ve ilk genel başkanı olan, Türk dünyasında ve Ülkücüler arasında 'Başbuğ' olarak ifade edilen Alparslan Türkeş, gençlik üzerinde çok büyük etkiye sahip bir liderdi. Türkeş, 4 Nİsan 1997 yılında yaşamını yitirse de, Kafa ve gönüllerdeki etkisi bugünde devam etmektedir.
Türkeş, 23 Şubat 1963‘ta Türkiye'ye döndü. Alparslan Türkeş ve dava arkadaşlarıyla birlikte "Huzur ve Yükseliş Derneği" adlı bir dernek kurdu. Kısa bir süre sonra Talat Aydemir'in giriştiği darbe teşebbüsüne karıştığı iddiası ile 21 Mayıs 1963’te tutuklandı. Mamak Askeri Cezaevinde dört ay hücre hapsinde yatan Türkeş, Yargılama sonucundae beraat etti ve 5 Eylül 1963‘te tahliye edildi.
Alparslan Türkeş, 31 Mart 1964‘te Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP)’ne üye oldu. Parti Genel Müfettişliği görevini alan Türkeş, 1 Ağustos 1965‘de CKMP’nin kongresinde parti üyeleri tarafından genel başkanlığa seçildi. Şubat 1969 CKMP’nin Adana’daki kongresinde Alparsalan Türkeş’in teklifiyle partinin ismi Milliyetçi Hareket Partisi olarak değiştirildi.
65-69, 69-73, 73-77 ve 1977‘den 12 Eylül 1980‘e kadar dört dönem, Ankara ve Adana’dan milletvekilliği yapan Türkeş,1975‘den sonra kurulan 1. ce 2. Miliyetçi Cephe hükümetlerinde başbakan yardımcılığı görevlerinde bulundu. 12 Eylül 1980 hareketi ile birlikte tevkif edilerek 29 Nisan 1981 tarihinde, MHP ve Ülkücü Kuruluşlar davası adı ile sıkıyönetim mahkemelerinde yargılandı. uzun süren tutukluluğu, 9 Nisan 1985‘de tahliyeyle sona erdi.
24 Ocak 1993 tarihinde yapılan kongrede, MÇP ismi değiştirilerek MHP olmuştur. Genel Başkanlığa da Alparslan Türkeş seçilmiştir.
Alparslan Türkeş 24 Aralık 1995 tarihinde yapılan genel seçimlerde Adana’dan milletvekilliği adaylığını açıklamıştır. Milliyetçi Hareket Partisi, 24 Aralık 1995‘te yapılan genel seçimlerde %10‘luk ülke barajına takılarak meclise girememiştir. Alparslan Türkeş 4 Nisan 1997 tarihinde vefat etti, Ankara Beşevler’deki kabrinde medfundur.
Alparslan Türkeş'in Eserleri:Milli Doktrin 9 Işık; Alparslan Türkeş, Kamer Yayınları; İstanbul, 1997.
Alparslan Türkeş Kimdir?
Alparslan Türkeş, 25 Kasım 1917 tarihinde Lefkoşe’de doğdu. Türkeş'in Babası Ahmet Hamdi Efendi, annesi Fatımatül Zehra Hanım’dır. Alparslan Türkeş; aslen Kayserilidir. Dedesi Arif Ağa Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesinin Yukarı Köşgerli Köyünden Kıbrıs’a göç etmiştir.İlk ve orta eğitimini Lefkoşe’de tamamlayan Türkeş, O yıllarda İngiliz işgal idaresi altında bulunan Kıbrıs’tan ailece Türkiye’ye göç ederek İstanbul’a yerleştiler.Türkeş Kuleli’den Harp OkuluAskerlik mesleğine büyük sevgisi olan Alparslan Türkeş, 1933 yılında Kuleli Askeri Lisesi’ne teğmen olarak girdi. 1939 yılında liseden mezun olan ve Harp Okulu'na geçen Türkeş, 1939‘da Harp Okulu’ndan mezun olarak orduya katılmasının ardından harp akademisi imtihanını kazanarak akademiye geçti. Başarılı bir eğitim dönemi sonrasında Türkeş, kurmay subay olarak mezun oldu.Türkeş,'in Evlilikleri 1940 yılında Isparta'da Muzaffer Hanım’la evlendi. Ayzit, Umay, Selcen, Sevenbige (Çağrı) ve Yıldırım Tuğrul adlı çocukları dünyaya geldi. Muzaffer Hanım 1974 yılında vefat ettikten iki yıl sonra 1976 yılında Sevâl Hanım'la ikinci evliliğini yapan Alparslan Türkeş, bu evlilikten Ayyüce ve Ahmet Kutalmış adlı iki çocuğu oldu.Alparslan Türkeş ve 1944 Milliyetçilik Olayı
3 Mayıs1944 tarihinde Ankara'da bir yürüyüş oldu. Yürüyüşten sonra bir grup milliyetçi aydın tutuklandı. CHP'nin açtığı Türkçülük-Turancılık Davası başladı. Milliyetçiler tabutluklara atıldı. Aydınlar arasında Genç Üsteğmen Alparslan Türkeş'nde olduğu tutuklamalarda işkencelere uğrarlar. 20 Ekim 1944'te kendisini "vatan hainliği" suçlamasıyla sorgulayan Savcı’ya, "Diğer sanıklar gibi bana da vatan hainliği suçu isnad edilmiştir. Bunu şiddetle redderim. Ben yeryüzünde herşeyden çok milletimi ve vatanımı severim" cevabını vermişti. Mahkeme,Türkeş'i 9 ay 10 gün hapis cezasına çarptırır.Mahkeme süresince bir yıl hücre hapsi yattığı için tahliye edilir. Kendisine verilen ceza daha sonra Askeri Yargıtay tarafından bozulur ve 2 numaralı mahkemede beraat eder.Alparslan Türkeş'in Yurtdışı Görevleri
1948 yılında Genel Kurmay tarafından açılan imtihanları kazanan Türkeş, bütün eğitim dönemindeki başarılarıda gözönüne alınarak Amerika’ya tahsile gönderildi. Amerika’da piyade okulu ve Amerikan Harp Akademi’sinde tahsil gören Türkeş, bu okullardan da iyi dereceler ile mezun oldu.1955‘de kurmay binbaşı olan Alparslan Türkeş (Amerika’da) Washıngton’da bulunan daimi gurup nezninde Türk Genelkurmayı’nın Temsil Heyeti üyeliğine tayin edildi. 1957 yılının sonuna kadar görevini sürdüren Türkeş, aynı zamanda Üniversity of America (Amerika Üniversitesi)‘ya devam etti. International Economics tahsili gördü.Bundan sonra yurda dönen Alparslan Türkeş, 1959‘da Almanya’ya Atom ve Nükleer Okulu’na gönderildi. Türkeş, Bu okulu da başarı ile bitirmiştir. İyi derecede fransızca ve ingilizce bilen Alparslan Türkeş, 27 Mayıs 1960 yılına kadar Avrupa’da muhtelif Nato toplantılarında ve askeri mevzularda Türk Genel Kurmay Başkanlığı’nın temsilcisi olarak bulundu.Alparslan Türkeş ve 27 Mayıs 1960 Darbesi
Türkeş, 27 Mayıs 1960 Askeri Darbesinin önde gelen isimlerindendir. Alparslan Türkeş, Müdahaleden sonra Milli Birlik Komitesi üyesi olarak, Başbakanlık Müsteşarlığı yaptı. Görevde bulunduğu 27 Mayıs 1960-25 Eylül 1960 tarihleri arasında, ülke ve kültür bütünlüğü kanun tasarısını ve Devlet Planlama Teşkilatı kanun tasarısını kanunlaştırdı. CHP’li bazı politikacıların Milli Birlik Komitesi üyelerine yapmış oldukları bazı telkinler ile 13 Kasım 1960 tarihinde 13 arkadaşı ile Mili Birlik Komitesi’nden çıkarılmış ve Mürtet Hava Üssünde hapsedilen Türkeş, daha sonra hükümet müşaviri görevi ile Hindistan Yeni Delhi’ye mecburi ikâmetgah olarak gönderildi. Herşeye rağmen Alparslan Türkeş, Hindistan’da iken hükümet yöneticilerine mektuplarla sürekli ikazlarda bulundu.Türkeş, 23 Şubat 1963‘ta Türkiye'ye döndü. Alparslan Türkeş ve dava arkadaşlarıyla birlikte "Huzur ve Yükseliş Derneği" adlı bir dernek kurdu. Kısa bir süre sonra Talat Aydemir'in giriştiği darbe teşebbüsüne karıştığı iddiası ile 21 Mayıs 1963’te tutuklandı. Mamak Askeri Cezaevinde dört ay hücre hapsinde yatan Türkeş, Yargılama sonucundae beraat etti ve 5 Eylül 1963‘te tahliye edildi.
Alparslan Türkeş ve CKMP Dönemi
Alparslan Türkeş, 31 Mart 1964‘te Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP)’ne üye oldu. Parti Genel Müfettişliği görevini alan Türkeş, 1 Ağustos 1965‘de CKMP’nin kongresinde parti üyeleri tarafından genel başkanlığa seçildi. Şubat 1969 CKMP’nin Adana’daki kongresinde Alparsalan Türkeş’in teklifiyle partinin ismi Milliyetçi Hareket Partisi olarak değiştirildi.
Türkeş ve MHP Dönemi
65-69, 69-73, 73-77 ve 1977‘den 12 Eylül 1980‘e kadar dört dönem, Ankara ve Adana’dan milletvekilliği yapan Türkeş,1975‘den sonra kurulan 1. ce 2. Miliyetçi Cephe hükümetlerinde başbakan yardımcılığı görevlerinde bulundu. 12 Eylül 1980 hareketi ile birlikte tevkif edilerek 29 Nisan 1981 tarihinde, MHP ve Ülkücü Kuruluşlar davası adı ile sıkıyönetim mahkemelerinde yargılandı. uzun süren tutukluluğu, 9 Nisan 1985‘de tahliyeyle sona erdi.Türkeş ve MÇP Dönemi
20 Eylül’de Alparslan Türkeş MÇP’ye törenle üye oldu. 4 Ekim 1987 tarihinde yapılan olağanüstü 2.Kongre ile Milliyetçi Çalışma Partisi Genel Başkanlığı’na seçilen Türkeş, 24 Eylül 1991 tarihinde 19. Dönem Milletvekili seçimlerinde MÇP’nin, IDP, RP ile üçlü ittifak yapmasıyla Yozgat’dan milletvekili seçildi.15 Kasım 1991 tarihinde 18 arkadaşı ile ittifaktan ayrılarak bağımsız milletvekili oldu. 25 Aralık 1991‘de Demokratik Hareket Partisini kurdu. Kurucular Kurulu kararı ile parti kapatıldı. Milliyetçi Çalışma Partisi’nin 29 Aralık 1991 tarihinde yapılan 3. Olağan Genel Kongresi’nde MÇP’nin Genel Başkanlığı’na seçildi.
MÇP’den MHP’ye
24 Ocak 1993 tarihinde yapılan kongrede, MÇP ismi değiştirilerek MHP olmuştur. Genel Başkanlığa da Alparslan Türkeş seçilmiştir.Alparslan Türkeş 24 Aralık 1995 tarihinde yapılan genel seçimlerde Adana’dan milletvekilliği adaylığını açıklamıştır. Milliyetçi Hareket Partisi, 24 Aralık 1995‘te yapılan genel seçimlerde %10‘luk ülke barajına takılarak meclise girememiştir. Alparslan Türkeş 4 Nisan 1997 tarihinde vefat etti, Ankara Beşevler’deki kabrinde medfundur.
Alparslan Türkeş'in Eserleri:
Milli Doktrin 9 Işık; Alparslan Türkeş, Kamer Yayınları; İstanbul, 1997.
Dokuz Işık; Berikan Elektronik Basım Yayım;
9 Işık; Hamle Yayınevi; İstanbul
Dokuz Işık ve Türkiye;Hamle Yayınevi; İstanbul
- 12 Eylül Adaleti
- Ülkücülük
- 1944 Milliyetçilik Olayı
- Modern Türkiye
- Milliyetçilik Olayları
- 27 Mayıs ve Gerçekler
- 27 Mayıs, 13 Kasım, 21 Mayıs ve Gerçekler
- Ahlakçılık
- Etik (Ahlak Felsefesi), Etik
- Türk Edebiyatında Anılar, İncelemeler, Tenkidler
- Bunalımdan Çıkış Yolu
- Dış Meselemiz
- İlimcilik
- Kahramanlık Ruhu
- Temel Görüşler
- Sistemler ve Öğretiler
- Türkiye'nin Meseleleri
- Yeni Ufuklara Doğru
- Sistemler ve Öğretiler
- Gönül Seferberliğine
ALPARSLAN TÜRKEŞ'İN SÖZLERİ
- Ahlakçılık anlayışımız, Türk Ahlâkı ve Müslümanlık inancından meydana gelmiştir.
- Alınan görevleri yapmak ve yapıldığını takip etmek lâzımdır. Millet hayatında başarı devamlılığa bağlıdır.
- Başarı için muntazam plânlı çalışma yapmak lâzımdır. Son nefesimizi verinceye kadar çalışacağız.
- Bir fikre, bir ideolojiye, kendisinden daha üstün bir fikirle karşı çıkılır. Karşı fikir kaba kuvvetle ezilemez
- Biz aziz milletimize müreffeh, küvetli ve büyük bir Türkiye taahhüt ediyoruz; kendimizi millete adıyoruz. Ve Türklük yoluna başlarımızı koyuyoruz.
- Bizim savunduğumuz Dokuz Işıkçı sistemin hedefi Türk Milletinin her ferdini mülk sahibi yapmaktır.
- Bölünme kabul etmez, kutsal bir bütün halinde Büyük Türkiye'yi yeniden inşa edeceğiz...
- Cesaret, yüreklilik, atılganlık olmayan hiçbir dâva başarıya ulaşamaz.
- Davalarımızın çözümü kendimize dönmek, sarsılmaz bir birlik halinde el ele vermek ve geceli gündüzlü çalışmaya girişmekle mümkündür.
- Dokuz Işık Doktrini, derin bir insan sevgisi ve insan haysiyetine saygı ile bağlı olma isteğini içerisinde taşır.
- Emirlere mutlak itaat lâzımdır. Laubali, gevşek, disiplinsiz, metotsuz kimselerle dâvamız yürümez. Her şeyde örnek olmak lâzımdır.
- Fikir, iman, ülkü aşkı ... İnsanları güçlü yapan bunlardır.
- Gençliğimizi büyük bir savaş beklemektedir. Bozgunculuğa, tembelliğe, ahlaksızlığa, cehalete, yalancılığa karşı büyük bir savaş.
- Hepiniz birer Türk Bayrağısınız. Bayrağı lekelemeyin, kirletmeyin yere düşürmeyin.
- İnsanlar; yoksulluğa, açlığa, susuzluğa tahammül ederler. Fakat adaletsizliğe, hor görülmeye, aşağılanmaya ASLA müsaade, müsamaha etmezler.
- İnsanlık âleminin en şerefli bir ailesi Türk Milletidir. Dokuz Işık demek, Türk Ülküsü demektir.
- İslamiyet'i ele alıp Türklüğü inkâr etmek ihanettir. Bunun tersi de aynı derecede gaflet ve ihanettir.
- Kendinizi küçük görmeyiniz. Sizler büyük kuvvetsiniz. Vazifenizi hiçbir zaman unutmayınız. Kuvvet birliktir. Dâvamızın geleceği birliktedir. Birlik, beraberlik içinde olmaktır.
- Komünist sistemlerde halkın esaret altında oluşunun sebebi bir mülk sahibi olamamasıdır. Hürriyetin tek garantisi mülkiyettir.
- Milletler arasındaki mücadele şuurundan mahrum olan toplumlar başkasının boyunduruğu altına düşerler.
- Milletler yabancı kuvvetlerin orduları ve diğer maddi güçleri tarafından yok edilmeden önce, manevi ve fikir güçleri tarafından esaret atına alınırlar. Böyle bir toplumun esir ve yok olması kesin hale gelir.
- Millî kalkınmamızı gerçekleştirmek, her Türk ferdini hür yapabilmek için Türk Milletini yeniden kurmak zorundayız. Vatandaşlarımız arasında parti, mezhep, ırk ve bölge farkı gözetmeksizin karşılıklı sevgi ve saygıya dayanan bağlar dokuyacağız.
- Mücadelemiz her ne pahasına olursa olsun, siyasi kazanç mücadelesi değil, ahlâk ve fazilet mücadelesidir. Bu mücadelenin karakteri yıkıcı değil, yapıcı olmaktır. Bu şerefli mücadeleye Türk milletini davet ederim.
- Toprak bütünlüğümüzü devletimizin ve milletimizin bölünmezliğini hedef alan hainlere karşı Türk Milleti olarak ayağa kalkmalıyız.
- Türk aydınları için Batı'nın sığınması olmak bir ideal olarak benimsenmiştir. Milletimiz için bundan korkunç felaket düşünülemez."
- Türk Devletinin yenilmez, zinde hayat gücü ve Türk Milletinin teminatı ve istikbali gençliktir.
- Türk milliyetçiliği meşru savunma, yüksek insanlık duyguları ve Türk Milletinin kendi tabii haklarının savunulması, korunması duygusu ve iradesinin, şuurunun bir ifadesidir.
- Türk milletine Bizans'tan geçen bir hastalık vardır. Gevşeklik, laubalilik, dedikodu, fitne, fesat, terbiyesizlik, birbirini beğenmemek, sır saklayamamak, rastgele laf söylemek.
- Bu hastalık sizde var. Bu hastalığı tedavi etmeniz lazımdır. Bu hastalığı tedavi etmezseniz, kendinize yol seçiniz. Milliyetçi harekette bir saniye daha fazla kalmayınız.
- Benimle dava arkadaşlığı edecekseniz her şeyden önce vasıflı Türk olmaya mecbursunuz. Türk milletini batıran, Bizans’ı batıran, Osmanlı imparatorluğunu batıran hastalık budur.
- Türk töresi, Türk ülküsünün ayrılmaz parçasıdır.
- Türk töresinin bir diğer şartı da haddini bilmektir. Haddim bilmek...
- Ne kendinizi dev aynasında göreceksiniz. Herkese yukarıdan bakacaksınız, ne de kendinizi aşağıdan göreceksiniz, aşağıdan bakacaksınız.
- Türk Töresinin bir şartı da yüksek vazife duygusudur. Vazifeyi her ne pahasına olursa olsun yapmaktır. Diğer bir şart, toplum uğrunda her çeşit fedakârlığı yapmaktır. Millete hizmet yolunda şahsi menfaatlerden, şahsi zevklerden feragattir. Vazgeçmektir. Kişiler kendilerini millet için feda ederler. Türk Milleti'nin büyüklüğü böyle yükselecektir. Onu sizler yaşatacak, sizler yükselteceksiniz. Türk Töresinin en önemli bir gereği de sır saklamaktır. Sır saklamak...
- Türkçüler Günü olan 3 Mayıs (1944) büsbütün ayrı bir düşüncenin sonucudur. İç düşman olan, kılık değiştirerek milletin içine giren ve hükümetin gafletinden yararlanan komünizme karşı Türkçü gençlerin bir uyarma yürüyüşüdür.
- Türkiye'nin yükselişi ithal fikirle olmaz. Hiç bir yabancı, Türkün menfaatlerini Türk Milletinin kendisi kadar düşünemez.
- TÜRKLÜK bedenimiz, İslamiyet ruhumuzdur. Ruhsuz beden ceset olur.
- Türkün en önemli vasfı teşkilâtçılığıdır.
- Ülkücüler, insanlık âlemi içinde ne uşak olmayı, ne de başkalarını uşak olarak kullanmayı kabul etmeyen şerefli bir bayrağın taşıyıcısıdır.
- Ülküsüz insan çamurdan farkı olmayan bir varlıktır.